top of page

Bir Stajyerin Dram Dolu Günlüğünün Devamı

  • Ulaş
  • Jan 12, 2024
  • 5 min read

Updated: Jan 13, 2024



Iqos


3 Aralık 2022


Stajım aynı tempo ve yoğunlukta devam etmekte. Bünyemdeki sıkılma miktarında artış seziyorum.


15 Aralık 2022


Bugün kan değerlerime baktırdım. Doktor ciğerlerimle ilgili de birkaç bir şey söyledi. Ormanda falan yürüyüş önerdi. Yeterince oksijen almıyormuşum. Nasıl bir ortamda çalışıyorsun falan dedi. Dedim alakası yok doktor bey, normal ofiste çalışıyorum. Pencere var mı dedi. Var tabii ki, ofisin ana bölümündeki iki üç parmak da olsa açılıyor dedim. Gökdelen diye mesainin ortasında oksijen bitecek diye bir şey yok yani. Denizaltı değil sonuçta. Bazen mesai sonunda binadan çıkınca hafif bir baş dönmesi oluyor, ama o rakımdan kaynaklı olabilir.


7 Ocak 2023


Geçen doktordan dolayı şu havasızlık olayına biraz takıldım. Sağlık açısından tehlikeli bir durum yok ama daha büyük bazı sıkıntılara yol açıyor bu cam açamama durumu. Yani plazadayız yüksek rakımdayız falan iyi hoş da, geçen bizim partner Elif Hanım'ın odasına girdim. İyice ergen yatak odası gibi kokmuş, camı penceresi yok ya onun. Üstüne bir de o gün Çin yemeği mi ne, onu yiyince birleşmiş kokular. Sonra bunla sekreteri panik oldu bir de oda kokuyor, birazdan müvekkil gelecek diye. Üstüne oda kokusu sıkmazlar mı en dandiğinden. Leş gibi bir koku kapladı her yeri. Zaten ful halı kaplamışlar yeri o da çekiyor içine bu kokuları.


1 Şubat 2023


Öğle aralarına her gün aynı iş arkadaşlarımla çıkmaktan baydım. Zaten çok az sayımız, buna rağmen birbirine kin tutanlar var, bir de ona göre politik davranmaya çalışıyoruz. Stresten hayvan gibi McDo falan yemeye başladık bir de şimdi. Gerçi o ev yemeği yediğimiz yerde çin tuzu kullandıklarına da eminim ama neyse.


Abi bazı iş arkadaşlarıma gerçekten inanılmaz kıl oluyorum. İlla onun istediği yerde yiyeceğiz falan. Neyse işte benim yan binadaki stajyer arkadaş Feyza'yla yiyelim dedik birkaç sefer. Dedi ofisçe tanışırız falan güzel olur. 3 aydır bir kere bile denk getiremedik. Sanki yan binada değil, Madagascar'da çalışıyor. Ofisteki arkadaşlara da anlattım Feyza'yla yiyelim bir gün falan diye. Ve götümden uyduruyorum sancaklar yakında.


Neymiş, tam öğle arasına girecek Feyza, 12'ye 5 kala Koray Bey diyorki bir saat işimiz var senle... Biz serbestiz 12-2 istediğimiz zaman çıkıyoruz. Ama Elif Hanım da manyak gibi beni kitliyor. Ne zaman Feyza dese 1'de çıkabileceğim, ancak bu sefer Elif Hanım diyor saat 1'de odama gel işimiz var senle. Ya da işte tam tersi, 12'de söz veriyorum Feyza'ya, bu kadının beni o zaman çağırası geliyor falan. Zaten akşamları da aynı muhabbet. Mesaiye kalmak koymuyor, niye hep mesai bitimine 5 dakika kala haber vermek zorunda bu kadın anlamıyorum. Kasıtlı yapıyor, bir nevi mobbing ya da egosunu şişirme taktiği, eminim.


18 Şubat


Elif Hanım'a hem gıcık oluyorum hem de bir yandan bayılıyorum. Normal hayat diye bir şey bırakmadı sağolsun sürekli ofisteyim. Ama bir yandan da havalı bir kadın ya, böyle sağlam bir avukat falan. Espri yaptığında falan komik olmasa bile kendimi tutamıyorum, kıs kıs, kah kah gülüyorum. Ki genelde komik değil esprilerim. İş arkadaşlarım arkamdan yavşak diyecek diye korkuyorum. Yani yükselme derdim olmamalı artık aslında o kadar. Çünkü bu gidişle işten ayrılacağım, çok bıktım ofisten.


Sabahları elinde Starbucks kahvesiyle giren Tutku denen dingil iş arkadaşımın suratını görmekten bıktım. Elif Hanım'ın virgülü tercüme etmedim diye beni aşağılama tonajı verdiği maillerinden bıktım.


25 Şubat


Yok, bu işin sonu geldi. Ben artık devam edemeyeceğim. Sırf şu metrobüse binmemek için bu işi bırakıyorum. Bardağı taşıran son damla. Salak zombi ordusunun bir parçası olmayacağım artık. Geçen Zincirlikuyu'da metrobüs sırasının en önünde konuşlandım. İlk birkaç tanesi dolu geldi, takmadım. Dedim boş gelince girerim, en öndeyim. Boş gelenler de tam binmek için durulması gereken sıra çizgilerinin dışında açmaz mı kapılarını. Abi sinirlerim bozuldu. 15-20 dk harcamışım, binseydim en başta inmiştim bile çoktan metrobüsten. Ulan şimdi dolu olana binsem bütün 20 dakikalik sabrım boşa gidecek, enayi olacağım tam falan diye düşünmeye başladım. Bunun üstüne yapmaz mıyım bir hırs, ben enayi değilim diye. Abi oldu 35-40 dk, hala geliyor metrobüsler dolu, kapılar açılıyor, bir sağımda, bir solumda, asla benim önümde değil...


En sonunda girdim metrobüse sıkış tıkış, utanç içinde. 1 saat 15 dakika boşuna mal gibi bekledim. Ben nasıl bir gerizaklıyım. Hırs yapılacak şey mi bu. Ama hırs çok tehlikeli bir şey. Diktatörler falan da böyle ortaya çıkıyor. O yüzden sıkıntı yok. Ama Levent'teki bu lanet iş bitmiştir benim için. Metrobüse bineceğime avukat olmam daha iyi.


2 Mart 2023


İş başvurularımdan biriyle görüşmeye gidiyorum. Millet diyorki işte, nereye gitsen aynı. Bir tek Tolunay Avukatlık Ortaklığı mı böyle sanıyorsun? Kıdemli Levent avukatlarının hepsi aynı triplerde. Aynı işleri yapacaksın, işte tercüme yapmakta götünü kaşıyamayacaksınlar bilmem ne. Neymiş, çok iş diye bir şey yokmuş, multitasking yapamamak varmış. Mesele kendinde bitermiş. Vs. vs. İnanmıyorum abi ben buna, bizim büronun toxic olmadığını iddia etmelerini falan kaldıramıyorum. Bizim patronlar kadar sonradan görme ve gizli mobbingci olamaz her yer. İş arkadaşlarım ve daha birçokları sadece komfor alanından çıkamadıkları ve baskıyla pasifleştirildikleri için böyle düşünüyorlar. Neyse mülakata giremedim, ertelediler partner'in acil toplantısı çıkmış. Açıkçası partner'le doğrudan mülakat girdiğim için memnunum.


8 Mart 2023


Geçen seferki mülakattan bir şey çıkmadı. Yeni mülakatım var yarın, bahsettiğim, adliyeden arkadaşım Feyza'nın bürosunda. İznimi aldım önden, öğleden sonra doktora gideceğim diye sıktım. Geçen Tutku'nun 39 derece ateşi vardı, söyleyemedi patrona gözünden düşecek diye, tercümeye devam etti. Ben girmiyorum o triplere artık, izin verip sonradan fazla mesaiyle cezalandırma devirleri falan artık yok. Beni artık zor bulurlar.


9 Mart 2023


Sevgili günlük, beni iyi dinle. Bak sevgili diyorum. Bugün tam öğlen 12'de öğle aramın başlangıcında doktor bahanesiyle mülakata gitmeye hazırlanacaktım ki dediler Elif Hanım seni bekliyor. Arkadaş, mülakat 1'de, önden gideceğim yol var, bekleme falan var. Tamam, Feyza'ların büro bizim iki yan falan ama son dakika da gidilmez.


Neyse, Elif Hanım beni yanında yarım saat oturttu. Mail attı birilerine, mal mal sorular sordu bana, arada üstü kapalı azarladı falan. Sanırım çok sıkılmış, beni ritalin niyetine kullandı. Bu bir de Iqos içmeye başlamış, odası iyice ergen osuruğu kokuyor.


Benim stresten sinirlerim iyice geriliyor bir yandan. Neyse ki mülakata yapacağım ofisin sekreteri bu arada mesaj attı, yarım saat ertelendi görüşmeniz diye.


Neyse, bu Elif Hanım bana 4 sene önce müvekkile gönderilmiş iki tane maili bulma görevini yükleyip, ben çok açım öğlen yemeğine çıkyorum falan diyip tam saat 1 gibi beni salıp çıktı gitti. Ben apar topar mülakata... Girdim Feyza'ların Plaza'dan içeri, güvenlikten aradılar büronun sekreterini, bekletiyorlar beni lobide. Koray Bey denen partner den ses seda yok. Mülakat saatimi yarım saat ertelediler tamam da, bir saat oturdum aşağıda. Tam o sırada saat 2'ye doğru bir an böyle Elif Hanım'ı görür gibi olmaz mıyım lobide. Allah'tan o beni fark etmedi diye düşünüyorum. Hakkaten yanık bir osuruk kokusu da geldi arkasından. Dedim o, Iqos'unu yeni içmiş. Doktora gittim diyip Elif Hanım'la karşılaşmak gibi senaryolar gözümün önünden geçti bir anda... Bizim ofistekilere yazdım, dedim öğle yemeğinden döndü mü, dediler hayır. Dedim ucuz kurtulduk.


Hemen sonra çağırdılar beni yukarıdan büroya. İlginç bir şekilde hardalımsı bir osuruk kokusu hafiften seziliyor ofise giden koridorlar boyunca. Feyza'nın patronu Koray Bey gelmiş, görüşeceğiz. Girdim ofise. Açık ofis olduğundan tüm çalışan avukatları falan gördüm. Güzel ortam. Koray Bey içeride camekan odasında bekliyor...


Geçtim karşısına. Ben girmeden önce osurmuştu galiba. Pencere yok tabii yine plazadayız.


Bıyıklı bir adam böyle, ama siyasi bıyık değil. Hipster tarzı. Derken, sadece böyle, bıyığında başka türden, adını koyamadığım bir gariplik. Adam baya terliyor falan bir yandan, bıyığı böyle çaprazdan sarkıyor. Hayatımda görmediğim türden, bir garip, sanki takma bıyık mı dersin. Bu bıyığın dudağın üzerinden sarkarak Koray Bey'in bana göre sağ göğsüne (duruşmada davalı makamı) işaret etmesiyle göğsünün üzerine bakışlarım kaydı. Bir de ne göreyim... ceketinin cebinin içinde... Feyza'nın sümkürdüğü... kırmızı mendil... Ama üzerinde E. T. işlemeyi fark ettim bu sefer! Yoksa o Elif Hanım'ın kayıp mendili mi derken, gözüm tekrar bıyıklara kaydı. Hafiften sararmış, belki de Iqos'la tütsülenmiş bir bıyık! Bıyığı ucundan tuttum, ve tutmamla ben daha çekmeden elimde kalması bir oldu...


11 Mart 2023


Mülakat iyi sonuçlanmadı anlayacağınız. Takma bıyık takacaksan Iqos içmemek lazım çünkü o yanık dumanı bıyığın altındaki yapışkanı yok ediyor. Ertesi gün ofise gittiğimde Elif Hanım'la garip bakışmalarımız oldu. Önceki gün yaşananlar yokmuşcasına konuştuk, iş planları yaptık. Ertesi güne yetiştirelecekleri söyledi bana. Her şey yolundaymışcasına davrandım, tamam dedim yarına bitiriyorum falan. Akşam eve gidince kişisel mailimden istifamı gönderdim.



 
 
 

Comments


bottom of page